İçeriğe geç

Hibe caiz mi ?

Hibe Caiz mi? Antropolojik Bir Perspektiften Hediye, Sadaka ve Toplumsal Paylaşımın Anlamı

Bir antropolog olarak farklı toplumların paylaşma biçimlerine tanıklık etmek, insanın verme eylemine yüklediği derin anlamları görmek gibidir. Her kültür, vermenin doğasını kendi değer sistemine göre yorumlar: kimi yerde armağan bir dostluk ifadesidir, kimi yerde sadaka bir ibadet; başka bir yerde ise hibe bir sosyal sorumluluk göstergesidir. Peki, İslam kültüründe sıkça karşılaşılan bir kavram olan “hibe” bu geniş antropolojik çerçevede nasıl bir yer tutar? “Hibe caiz mi?” sorusu, yalnızca dini bir mesele değil; aynı zamanda kültürel, sembolik ve toplumsal bir ilişki biçimini de anlamamızı sağlar.

Vermek Kültürü: İnsanlığın Ortak Ritüeli

Antropoloji tarihinde verme eylemi sadece ekonomik bir değiş tokuş olarak değil, ritüel ve bağ kurma pratiği olarak ele alınır. Marcel Mauss’un klasik eseri Armağan’da belirttiği gibi, “her armağan bir karşılık bekler.” Bu karşılık bazen bir teşekkür, bazen bir dua, bazen de sembolik bir borçtur. Hibe de bu çerçevede değerlendirildiğinde, modern toplumlarda bile “karşılıksız verme”nin aslında ne kadar derin anlamlar taşıdığını gösterir. İslam kültüründe hibe, kişinin bir malını veya hakkını hiçbir karşılık beklemeden bir başkasına vermesidir. Dini literatürde bu eylemin caiz olması, yani ahlaki ve hukuki olarak kabul görmesi, paylaşımın niyetine dayanır.

Hibe ve İslam Hukuku: Niyetin Merkezi Rolü

Hibe caiz mi? sorusuna fıkhi açıdan yanıt aradığımızda, İslam hukukunun bu konuda oldukça açık olduğunu görürüz. Kişi, sahip olduğu malı dilediğine karşılıksız olarak verebilir; bu eylem hibe olarak adlandırılır ve caizdir. Ancak burada niyet belirleyicidir. Eğer hibe, rızayla ve samimiyetle yapılmışsa, bu sadece bir mal devri değil; aynı zamanda bir sevap vesilesidir. Niyetin toplumsal anlamı da önemlidir: bu tür eylemler, toplumda bağlılık, dayanışma ve güven duygularını pekiştirir. Dolayısıyla, “hibe caiz midir?” sorusu sadece “evet” yanıtıyla sınırlı değildir; aynı zamanda bir toplumsal ethosun onayını da içinde barındırır.

Antropolojik Bakış: Hibenin Sembolik Boyutu

Antropolojik açıdan bakıldığında hibe, sadece ekonomik bir işlem değil, bir sembolik değişim biçimidir. Verilen şeyin değeri kadar, verme anının ritüel yapısı da önem taşır. Türk kültüründe birine hediye veya hibe verirken “Helal olsun” denilmesi, eylemin kutsallığını teyit eder. Afrika’daki bazı topluluklarda hibe, topluluk kimliğini yeniden üretmenin bir yoludur; birey, vererek “biz”in bir parçası olur. Bu noktada hibe, kimlik inşasının sessiz ama etkili araçlarından biridir.

Toplumsal Statü ve Hibe İlişkisi

Her toplumda verme eylemi, statüyle ilişkilidir. Hibe, zenginliğin ya da gücün değil, cömertliğin sembolü olarak algılanır. Bu nedenle, birçok kültürde liderler veya ileri gelenler topluma mal bağışlayarak prestij kazanırlar. Bu, İslam toplumlarında da vakıf kültürü ile somutlaşmıştır. Vakıflar, bireysel hibelerin kurumsallaşmış biçimleri olarak, toplumsal dayanışmayı sürekli kılar. Dolayısıyla, hibenin caizliği kadar, toplumsal işlevi de ahlaki bir değere dönüşür.

Ritüellerde Hibe: Armağanın Topluluk Kurucu Gücü

Birçok kültürde hibe veya armağan törenleri, geçiş ritüelleriyle (doğum, evlilik, ölüm) bağlantılıdır. Bu törenlerde verilen hediyeler, topluluğun birliğini sembolize eder. İslam kültüründe de düğünlerde, mevlitlerde veya hayır etkinliklerinde yapılan hibeler; sadece maddi destek değil, manevi bağların tazelenmesi anlamına gelir. Antropolojik olarak bu, ritüel ekonomi kavramının güzel bir örneğidir: mal ve anlam, birlikte dolaşır.

Modern Dünyada Hibe: Dijital Paylaşım ve Yeni Ahlak

Günümüzde hibeler artık dijital ortamda, online bağış platformları, kripto yardımlar veya sosyal medya kampanyalarıyla gerçekleşiyor. Bu yeni hibeler, yüz yüze ritüellerin yerini almasa da aynı kolektif vicdan duygusunu yeniden üretir. Antropolojik açıdan bu, modern toplumların “görünmez dayanışma ağları” kurduğu yeni bir dönemi temsil eder. Dijital hibeler, küresel ölçekte ortak bir insanlık duygusu yaratır.

Sonuç: Hibe, Kültürlerarası Bir Köprü

Hibe caiz mi?” sorusu, sadece bir dini hüküm değil, insanın vermekle kurduğu ilişkiyi yeniden düşünmeye çağıran bir antropolojik sorudur. Her kültür, verme eylemini kendi anlam dünyasında şekillendirir; ama hepsinde ortak bir öz vardır: vermek, insan olmanın en saf halidir. İslam’da hibe caizdir çünkü paylaşmak, Tanrı’ya yakınlaşmanın bir yoludur; antropolojide anlamlıdır çünkü paylaşmak, insan topluluklarını var eden bağdır. Hibe, tıpkı bir köprü gibi, bireyi topluma, dini dünyayı insana, geçmişi bugüne bağlar.

Kaynaklar

  • Mauss, Marcel. Armağan: Arkaik Toplumlarda Değiş Tokuşun Biçimleri ve Nedenleri, 1925.
  • Geertz, Clifford. Kültürlerin Yorumlanması, 1973.
  • Weber, Max. Din Sosyolojisi Üzerine, 1920.
  • Toprak, Z. & Karataş, H. “İslam Hukukunda Hibe Kavramı ve Toplumsal Anlamı,” İslami İlimler Dergisi, 2018.
  • Appadurai, Arjun. The Social Life of Things, Cambridge University Press, 1986.
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort megapari-tr.com
Sitemap
prop money